Doğum sırasına göre karakter analizi mümkün mü?

Ağırbaşlı ağabeyler, asi ortancalar, komik tekne kazıntıları… Böylesi bir genelleme ne kadar doğru bilmiyoruz, ama gündelik hayattaki bazı veriler ailedeki doğum sırasının kişinin karakterini ve hayata bakış açısını etkilediğini gösteriyor. Bu durum ailelerin davranış biçimleriyle de doğru orantılı elbette. Konuyla ilgili merak edilenleri Uzman Psikolog Gülsün Ünal Yarar anlatıyor.
 
“EBEVEYNLERİN DOĞUM SIRASINA GÖRE FARKLI DAVRANIŞLAR GÖSTERMESİ KİŞİLİK GELİŞİMİNİ ETKİLEYEBİLİR”
 
Kişinin ailedeki doğum sırası, karakterini veya ileride nasıl biri olacağını belirler veya etkiler mi? Doğum sırasının çocuğun kişilik özelliklerini belirlemede doğrudan bir etkisinden söz edemeyiz. İlk çocuklar daha zeki, son çocuklar daha hareketli olur gibi bir yargıya varmak, doğum sırasıyla kişilik özellikleri arasında doğru olmayan neden sonuç ilişkisi kurmamıza neden olur. Fakat doğum sırasının karakter üzerinde dolaylı yollardan etkisi olabilir.
Yapılan araştırmalar, ebeveynlerin doğum sırasına göre çocuklarına farklı davranışlar sergileyebildiklerini ortaya koyuyor. Yani bir çocuğun ilk veya son çocuk oluşu, anne-babasının ona sunduğu ebeveynlik davranışlarını etkileyebiliyor ve bunun sonucunda çocuğun kişilik gelişimi dolaylı yoldan etkilenmiş oluyor.
O halde doğum sırası ve ebeveynlik davranışının çocuk gelişimi üzerindeki etkisinden söz etmek mümkün, biraz daha açabilir misiniz? Ebeveynlik konusunda deneyimsiz bir çiftin ilk çocuğu olarak dünyaya gelen bebek, ebeveynler için bazen içgüdüleriyle bazen deneme yanılma yoluyla nasıl davranacaklarına karar vermeye çalıştıkları bir deneyim olabiliyor. Bu bazen ebeveynlerin kitap kurallarıyla davranma çabalarına, aşırı dikkatli olmalarına veya mükemmel anne-babalık yapmaya çalışmalarına neden oluyor. Esnek olmayan ebeveynlik tutumlarıyla yetiştirilmeye başlayan bebeğin kişiliğinin bundan etkilenmesi kaçınılmaz oluyor. Bu tutumla yetişen çocuklar da katı kuralları olan, çok esneyemeyen ve mükemmeliyetçi bir yapıya doğru ilerleyen çocuklar olabiliyor.
Öte yandan ikinci bir çocuğa sahip olmaya karar veren çift, daha önceki deneyimleri sayesinde çocuklarına neyin iyi gelip neyin gelmediği konusunda daha net fikirlere sahip oluyor. İlk çocuğu büyütürken yapılan hataların sonraki çocuklarda yapılma ihtimali de azalıyor. Ebeveynin ilgisini iki çocuğa birden vermesi gerekiyor ve her şeyi mükemmel yapamayacağının biraz daha farkına varmış oluyor. Daha esnek ebeveynlik tutumlarıyla yetişen çocuğun kişilik gelişimi ise bundan olumlu etkilenebiliyor.
Ailenin kaçıncı çocuğu olarak doğduğunuz kişiliğinizi etkiliyor başlıklı bir araştırma konusu vardı… Buna göre ilk çocuklar zeki, sonuncular komik olarak tanımlanıyor. Sizce bu doğru mu? Doğum sırasının kişilik ve bilişsel gelişim üzerindeki etkilerini araştıran çalışmalar farklı sonuçlar ortaya koyuyor. Kimi çalışmalarda ilk çocuklar sonrakilere göre daha zeki ve daha sorumluluk sahibi olarak bulunurken kimi çalışmalarda da doğum sırasıyla zeka ve kişilik özellikleri arasında bir ilişki rapor edilemiyor. Bu yüzden genel bir yargıya varmak söz konusu değil. Ben bu konuda çocuğun mizacının ve ebeveynlik tutumlarının kişilik ve bilişsel gelişimi daha çok etkilediğini düşünüyorum. Örneğin; bilişsel gelişimi destekleyecek ev ortamlarında yetişen çocuklar (sayıca fazla kitabın, farklı oyuncakların, ebeveynçocuk oyununun olduğu ortamlar) doğum sırasından bağımsız olarak benzer bilişsel performansa sahip olabilirler. Veya mizaç olarak sosyal etkileşimden keyif alan ve yeni deneyimlere açık olan çocuk, doğum sırasından bağımsız olarak daha dışa dönük bir karaktere veya daha iyi bilişsel becerilere sahip olabilir. Aslında tek çocuk olmak veya kardeş sahibi olmak hiçbir çocuğu diğerine göre daha avantajlı veya dezavantajlı yapmıyor. Ebeveynlerin tek çocuk olmayı ve kardeş sahibi olmayı nasıl ele aldığı, çocuğa hangi rolleri yükledikleri ve nasıl bir ev ortamı sunduğu çocuk gelişimi açısından çok daha belirleyici oluyor.
 
“KARDEŞ SAHİBİ OLMANIN DA, TEK ÇOCUK OLMANIN DA HAYAT BOYU ARTILARI VAR”
 
Kardeş sahibi olmanın bir çocuğa sağladığı avantajlar neler? Araştırmalar kardeş sahibi olmanın sosyal ve duygusal gelişim açısından önemini vurguluyor. Kardeş sahibi olmak sosyal olayları anlama, toplumsal kimliği ve benliğin sınırlarını oluşturma ve problem çözme becerilerine katkı sağlıyor. Ayrıca çocuk kardeşiyle olan ilişkisinde ileride sahip olacağı diğer ilişkilerin bir provasını yapabilme şansına sahip oluyor. Araştırmalar çocukluk çağında yakın kardeş ilişkilerine sahip olmanın hayat boyu süren artılarının olduğunu vurguluyor. Aynı zamanda kardeşlik ilişkilerini yürütebilmek duyguları anlama ve duyguları düzenleme becerilerini de güçlendirerek uzun vadede ruh sağlığına katkı sağlamak açısından da önemli!
Kardeş sahibi olmanın bir diğer avantajı da kardeş ilişkilerinin olumsuz hayat olayları karşısında bireylere dayanıklılık sağlaması. Araştırmalar, olumlu kardeş ilişkilerinin boşanma, duygusal stres ve travma gibi olumsuz yaşam olaylarının bireyler üzerinde bıraktığı etkileri azalttığını vurguluyor Örneğin; devlet bakımı altındaki çocuklardan kardeşiyle aynı kurumda kalanlar veya görüşmeyi sürdürebilenler kurum ortamında büyümenin dezavantajlarından diğer çocuklara göre daha az etkileniyor. Tek çocukların bencil, şımarık, benmerkezci olduğuna dair bir inanış var. Bu ne derece doğru? Tek çocukların bencil, şımarık ve daha az mutlu olduklarına dair yıllardır süregelen bir önyargı var. Halbuki yapılan araştırmalar tek çocukların da sosyal ilişkilerde kardeş sahibi olan çocuklar kadar başarılı olduğunu ve kolaylıkla arkadaşlık kurup ilerletebildiklerini ve mutlu olduklarını gösteriyor. Hatta tek çocuklar ebeveynlerinin tüm ilgisine tek başlarına sahip oldukları ve yetişkin konuşmalarının daha çok içinde oldukları için yaşıtlarına göre daha ileri bilgiye ve dil becerisine sahip olabilirler. Burada yine ebeveynin sadece tek bir çocuğa sahip olmanın kendisinde yarattığı duygusal etkinin farkında olması çok önemli!
Ebeveynin tek çocuğa sahip olmayı nasıl yaşadığı ve bu durumu çocuğa nasıl yansıttığı çocuğun fazla şımartılmasını veya gereğinden fazla disipline edilmesini belirleyebilir. Çocuğun evin tek çocuğu olduğu için her isteğine evet deyip tüm isteklerini yerine getirmeye çalışmak onu bencil olmaya ve hükmetmeye yatkın hale getirebilir. Öte yandan evin tek çocuğu olduğu için çocuğu kısıtlayarak bireyselleşmesine ve anne-babadan ayrışmasına izin vermemek onun ileride karşılaşacağı diğer otorite figürleriyle zorlanmasına neden olabilir. Ebeveynleri tarafından koşulsuz sevildiğini ve kabul gördüğünü hisseden her tek çocuk, kardeş sahibi olan yaşıtları kadar uyumlu ve sağlıklı olur.
Kaynak: Sabah
Yazıyı Oylayın


Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading...
Menu Title