Aşılar otizm yapıyor mu?

Beyindeki bir takım elektriksel problemler sebebiyle çocuğun çevresiyle iletişiminin asgari düzeye indiği otizmin görülme sıklığı tüm dünyada giderek artıyor. Amerika’daki Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi’nin verilerine göre 2006 yılında her 150 çocuktan birinde otizm görülürken, hastalığın teşhis edilme sıklığı 2014 yılında her 68 çocuktan 1’e yükselmiş.
Başkalarıyla paylaşımda bulunmayı engelleyen ve kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaşından önce ortaya çıkıyor ve çocuğun sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor.
Otizmin temelinde sosyal ilişki bozukluğunun yattığını söyleyen çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner, “Bunun anlamı çocuğun yaşıtlarıyla ve ailesiyle yaşına ve zekâ gelişimine uygun, yeterli ilişki kuramaması veya kurmak istememesidir. Hastalık çeşitli düzeylerde görülür. Bunun için adına otizm spektrum bozuklukları da denir. Bu etkenler çocuğun çevresinden öğrenmesini engeller” diyor.
Hastalığın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık altyapısı üzerine çevresel faktörlerin etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Öner, “Otizmle ilgili çevresel sebeplerin hiçbiri tek başına hastalığı ortaya çıkarmaz ancak riski artırır. Örneğin otistik çocukların büyük bir bölümünde D vitamini mekanizmasının bozuk olduğu gösterilmiştir. D vitamini eksikliği olanların tamamında otizm spektrum bozuklukları görülmese de bu durumun riski artıran bir faktör olduğu ifade ediliyor”dedi.
 
TELEVİZYON, RİSKİ ARTIRIYOR
Son yıllarda televizyonla ilgili bazı yorumların da yapıldığını anlatan Prof. Dr. Öner, “Eğer çocuğunuzun otizme yatkınlığı varsa ve bütün gün yalnızsa; bütün gün televizyon karşısında oturuyorsa ve sürekli tekrar eden uyaranları alıyorsa bu durum otistik belirtilerin çıkmasını kolaylaştırıyor. Ama herhangi bir çocuğu televizyon karşısına oturtup otistik yapma şansınız yok” dedi.
Doğum sırasında bebeğin oksijensiz kalması, zor doğumlar, gebelik hipertansiyonu gibi durumların otizm riskini artırdığını hatırlatan Prof. Dr. Öner, aşılar konusuna da dikkat çekiyor. Özellikle kızamık, kızamıkçık, boğmaca gibi aşıların otizm yaptığına ilişkin spekülasyonların yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öner, “Bu konuda hiçbir kanıt olmadığı gibi, sözü geçen hastalıklar sebebiyle çocukta kalıcı hasarlar oluşması ya da kaybedilmesi riski çok daha yüksektir” diye konuştu.
 
BU BELİRTİLERİ ATLAMAYIN!
Hasta mı yoksa içine mi kapanık?
Otizmin zaman zaman diğer gelişim bozuklukları ile karışabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Özgür Öner, “Konuşma ve
zeka gerilikleri ile ilgili duygusal problemler, doğuştan körlük ve sağırlık, bazı hipertakitivite bozuklukları otizmle karışabilir” diyerek, anne babaların dikkat etmesi gereken durumları ise şöyle sıraladı:
– Bebeğiniz göz teması kurmuyorsa: Bebekler 2-3 aydan sonra size bakar, gülümser ve sizi tanıdığını belli eder.
– Adı çağırıldığında dönüp bakmıyorsa veya duymamış gibi yapıyorsa: 1,5 yaşındaki bir çocuk odadan çıkan ya da odaya giren birini gözleriyle takip eder. Sadece adı seslenildiğinde dönüp bakar.
– Konuşması geciktiyse veya yaşına uygun olarak sağlıklı gelişmiyorsa: Konuşamayan otistik çocuk bu eksikliğini hareketlerle tamamlamaya çalışır. Tekrarlayan, kalıplaşmış cümleler kurar ve kendine özgü bir dil kullanır.
– Yaşıtlarıyla iletişim kurmuyorsa: Otistik çocuk daha çok içe dönüktür, akranlarıyla yaşının gerektirdiği iletişimi kurmaz, onlarla oyun oynamaz.
– Bir işlevi veya amacı olmayan rutinleri veya tekrarlanan hareketleri ısrarla yapıyorsa: Mesela kendi etrafında sürekli olarak döner ya da sağa sola sallanır. Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi anlamsız hareketler yapar.
– Günlük hayatındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa:
Bu tür davranışları olan çocukların bir uzman tarafından değerlendirilmesi gereklidir.
 
Erken teşhis öğrenme başarısını artırıyor
Otistik çocuğun tedavisi eğitim
Otizmin tedavisi davranış terapisi ve gerektiği durumlarda eşlik eden hastalıkların ilaç tedavisidir. Otizmin de erken teşhisi sayesinde çocuğun hayatını sürdürebilir düzeye ulaşmasının mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öner, “Çocuk çevresini gözlemleyerek öğrendiği ve davranışlarını buna göre düzenlediği için erken teşhis çok önemli. Dışa kapalı olmayı sürdüren bir çocuk iletişimi öğrenemeyeceği için başta konuşma olmak üzere birçok kabiliyetini geliştiremez. Ailelerin çocuklarını bebeklikten itibaren izlemelerini ve teşhisin 3 yaşından önce konulmasını istiyoruz” diyor. Otizmin tedavisinin zor ancak erken teşhis ve sabırlı bir yaklaşımla son derece yüz güldürücü sonuçları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öner, “Haftada en az 20-25 saat davranış öğrenme üzerine yoğunlaştırılan tedavilere ek olarak öğrenilenlerin evde tekrarı yapılır. Eğer konuşması varsa ve zekâ seviyesi iyiyse daha iyi bir gelişim gösterir” dedi.
Kaynak: Türkiye Gazetesi
Yazıyı Oylayın


Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading...
Menu Title