Anne karnındaki bebeğin kilosu bize neler anlatır?

Anne karnındaki bebekler için ağırlık artışı, sağlıklı büyüdüklerinin çok net bir göstergesi. Peki anne karnındaki bebeğin ideal kilosu diye bir şey var mı? Bebeğin kilosu bize neler anlatır? 
Anne karnındaki bebek, hamilelik dönemi boyunca büyük değişimlerden geçer, bebek beşinci haftasında bir susam tanesi kadarken 15. haftasında bir avokadonun büyüklüğüne ulaşır. Sağlıklı büyüyen bir bebek, anne karnında hemen hemen bir karpuz büyüklüğüne ulaştığında da yepyeni bir serüvene hazır demektir. Bu süreçte bebeğin ağırlığı pek çok açıdan önem taşır; kilo artışı bebeğin sağlığı ile ilgili önemli ipuçları verir. Peki, bebeğin kilosu bize başka neler anlatır? Merak ettiklerimizi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Birgül Karakoç’a yönelttik.
 
Anne karnındaki bebeğin kilo ve boy tahminleri nasıl yapılıyor? Bu tahminler kesin sonuç veriyor mu?
Anne adayının hamileliği boyunca en çok merak ettiği konulardan biri de bebeğinin kilosudur. Ultrasonografi aracılığıyla yapılan kilo tahminleri, anne karnında bebeğin biyometrik ölçüm parametrelerinin çeşitli kombinasyonları ile oluşan formüllerle yapılır. Kilo tahmininde kullanılan parametreler Bipariatal diameter- bebeğin iki şakak kemiği arası ölçümü (BPD) ve Abdominal çevrebebeğin karın çevresi ölçümü (AP) ve femur (kaval kemiği) uzunluğudur. Bebeğin gerekli ölçümlerini aldıktan sonra, ultrason cihazı ortalama bir ağırlık hesaplar ve bunu normal değerler ile karşılaştırarak bize bilgi verir. Bebeğin boy tahminindeyse ultrasonografiyle 16. haftaya kadar başı ile poposu arasındaki mesafe esas alınır, daha sonra ise kaval kemiği uzunluğu ölçülerek baştan topuğa kadar olan mesafe ortalama olarak 7 ile çarpılarak söylenebilir. Bunlar kesin sonuçlar değildir. Bebeğin boy ve kilo tahmini, ortalama değerleri yansıtır.
 
Bebeğin kilosu bize neler anlatıyor?
Bebeğin ultrasonografi yardımıyla yapılan kilo ve boy tahminlerinin tıbbi olarak anlamı büyüktür. Özellikle de bebeğin kilo alışı, gelişimi ve doğum şekline karar verilmesi açısından anne karnında bebek ağırlık tahmini oldukça önemlidir.
 
Normal, sağlıklı bir bebeğin doğum kilosu kaç olmalıdır?
Doğum ağırlığı, doğumdan hemen sonra yenidoğanın ölçülen ilk ağırlığıdır. Doğumda normal bebek ağırlığı 3 kg ile 3.5 kg arasındadır. Ayrıca 2.5 kg ile 4 kg arasında olması da normal olarak kabul edilir.
 
Bazı hamileliklerde bebeğin kilosu ortalamaya göre +2 veya -3 hafta şeklinde ilerleyebiliyor. Bunun sebepleri arasında neler olabilir? Bu bilgi anneleri olumlu veya olumsuz etkiliyor mu?
Düşük doğum ağırlığı, doğum ağırlığının 2500 gramdan az olmasıdır. Çok düşük doğum ağırlığı ise doğum ağırlığının 1500 gramın altında olmasıdır. Aşırı düşük doğum ağırlığı ise doğum ağırlığının 1000 gramın altında olmasıdır. Eğer bebeğin doğum ağırlığı 4.5 kilodan fazla ise buna makrozomi denir. Birçok durumda bebek ortalama kilonun azıcık altında veya üstünde olabilir, bu gayet normal bir durumdur. Bu gelişmeyi belirleyecek olan; çevresel faktörler (annenin beslenmesi, plasentanın kanlanması vs.) olduğu kadar, aynı zamanda genetik olarak taşıdığı büyüme potansiyelidir. Anne adayları bebeklerinin büyümesi önde gidiyorsa çok mutlu olurlar, gelişmesi geri gidiyorsa da mutsuz olup kendilerini suçlama eğilimine girerler.
 
Hamilelik sürecinde düşük ağırlıklı olan bebeğin zihinsel gelişimi de negatif etkilenir mi?
Rahim içi gelişme geriliği olan bebekler, çocukluk çağı ve erişkin dönemde de gelişimsel problemler ve öğrenme güçlükleri gösterebilirler.
 
Bebeğin olması gerekenden düşük ağırlıkta olduğu hamileliklerde ne tür önlemler alınmalı?
Öncelikle anne beslenmesi mutlala değerlendirilmeli ve düzene sokulmalıdır. Kıtlık dönemlerinde kadınların doğurdukları bebeklerin daha düşük doğum ağırlıklı olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Annede mevcut olabilecek tansiyon yüksekliği en önemli konudur. Bu durumla ilgili testler ve kontroller hızlı bir şekilde yapılmalı ve tedavisi düzenlenmelidir. Yine şeker hastalığı düşük ağırlıklı bebeklere sebep olabilir. Annede olası sistemik hastalıklar gözden geçirilmelidir. Hamileliğin çoğul hamilelik olması durumunda düşük ağırlık daha sık görülür. Sigara, düşük doğum ağırlıklı bebek riskini 3.5 kat artırır ve acilen sigaranın bırakılması ve alkol kullanımı var ise kesilmesi gerekir. Hamilelikte maruz kalınan ilaç kullanımları gözden geçirilmelidir. Diğer tarafta rahim içinde olası enfeksiyonlar ile ilgili gerekli araştırmalar ve sonrasında tedaviler düzenlenmelidir. Rutin hamilelik kontrollerinde genetik ve doğumsal bir anormallik olup olmadığı ile ilgili araştırmalar yapılmalıdır. Yine plasenta, yani bebeğin eşinin herhangi bir bozukluğu veya yerleşiminde bir problem varlığı araştırılmalıdır.
 
Düşük kilo doğan ve sonrasında hızlı bir ağırlık artışı yaşayan bebeklerin ileride hastalıklara yakalanma riski daha mı fazla?
Yapılan bazı çalışmalar, düşük doğum ağırlıklı bebeklerin kalp hastalıklarına ve şekere daha yatkın olabileceğini söylüyor, ancak genelleme yapmak mümkün değil.
 
4 kilonun üzerinde doğan bebeklere de rastlıyoruz. Sizce bu durum sakıncalı mı?
Özellikle hem düşük doğum ağırlığı ve gelişme geriliği olan bebeklerde hem de iri bebeklerde sezaryen ile doğum daha fazladır. Özellikle iri bebeklerde vajinal doğumda omuz takılması ve zor doğum riski %2 ile %16 civarında görülür. Yine iri doğan bebeklerde sarılık, solunum ve kan şekeri problemleri daha sık izlenir.
 
Hamilelikte olması gerekenden fazla kilo alan anne adaylarının bebeklerinin de iri doğma ihtimali var mı?
Evet, özellikle hamilelik şekeri olan ve beslenmesi kontrolsüz ilerleyen anne adaylarının iri bebek riski yüksektir.
 
Bebeğin anne karnında en hızlı gelişme gösterdiği aylar hangileri? Bu aylarda beslenme konusunda ayrıca bir hassasiyet göstermek gerekiyor mu?
Hamileler özellikle hamileliğin ikinci yarısında ek olarak günlük 100-300 kcal’e ihtiyaç duyar. Ayrıca bu dönemde günlük 30 mg demir ihtiyacı ortaya çıkar.
 
Anne adayının hamilelikte diyet yapması, düşük kalorili beslenmesi gibi durumlar bebeğin kilo alımını nasıl etkiler?
Hamilelikte yetersiz beslenme üzerine çalışma yapmak etik açıdan zor olduğu için bu yöndeki gözlemsel çalışmalar özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarına aittir. Bu dönemde savaş ve kötü kış koşulları nedeniyle 6 ayı aşan bir sürede kişilerin günlük kalori alımı 450 kcal’in altına düşmüştür. Bu insanların hamilelik sonuçları incelendiğinde ortalama 250 gram daha küçük bebekler doğurdukları saptanmıştır. Yine beslenme yetersizliği olan annelerin çocuklarının uzun süreli gelişimlerini izleyen bu çalışmada; bu çocukların ilerleyen yaşamlarında hipertansiyon, astım ve kalp damar hastalığı risklerinin artmış olduğu tespit edilmiştir.
 
Annenin yaşadığı stres, gerginlik, yorgunluk gibi durumlar bebeğin kilo alımını, anne karnındaki gelişimini nasıl etkiler?
Sınırlı olmakla birlikte, bu konuda yapılan çalışmalar; gece çalışan ve çok uzun ayakta kalan sağlık çalışanları-hemşirelerde hem erken doğum hem de düşük doğum ağırlıklı bebek riskinin daha fazla olduğunu gösteriyor.
 
Bebeğin, anne ve babasının doğum kilosu bebeğin kilosunu etkiler mi? Bu genetik bir durum mudur?
Genetik, her açıdan önemlidir. Anne-baba uzun boylu ve yapılı ise onlardan olacak çocuğun da daha iri olması kaçınılmazdır. Minyon anne-babaların bebekleri de genetik olarak kendilerine benzer. Genetik olarak bir Asyalının doğum kilosu ile bir Kuzeylinin veya Amerikalının doğum kilosu aynı değildir.
 
Bebeğin ağırlığı, doğumun şeklini de belirleyen önemli etmenlerden biri mi?
Kesinlikle evet. Çok düşük doğum ağırlığı ve iri bebek durumunda sezaryen ile doğum neredeyse kaçınılmaz oluyor.
 
Bebeğin 6. ayından itibaren geçen her günün çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğin kilosuyla ilgili hangi konulara dikkat etmeliler?
Hamilelik boyunca kilo artışını belirli sınırlarda tutmak önemlidir. Obezitenin; hamilelik şekeri, tansiyon yüksekliği, preeklampsi, iri bebek ve sezaryenle doğum için bir risk faktörü olduğu unutulmamalıdır. Anne adayına, aşırı derecede yorulmaması ve bebeğe zarar verebilecek tehlikeli hareketlerden kaçınması önerilmelidir.
 
Hamilelikte bebeğin gelişimi için hangi besinlere ağırlık verilmeli?
Anne, bebeğinin sağlıklı gelişimi için öncelikle protein ağırlıklı beslenmelidir. Mevsiminde ve dengeli beslenmek ideal bir yaklaşımdır. Annenin tükettiği sıvı miktarının yeterli olması da bebeğin gelişimi için çok önemlidir.
 
Her düşük ağırlıklı bebekte gelişme geriliği söz konusu değil
Her düşük doğum ağırlığı durumunda gelişme geriliğinden söz edilemez. Gelişme geriliği, bebeğin plasentadan yeterli beslenememesi durumudur. Ancak genetik olarak büyüme potansiyeli o kadar olacak bir bebekte gelişme geriliği söylenemez. Yani aile minyonsa, doğacak çocuğun genetik özellikleri de benzer olacaktır. Birçok düşük kilolu bebek, daha sonra sağlıklı bir şekilde gelişebiliyor ve diğerlerine göre daha zeki de olabiliyor.
 
Kaynak: Sabah / Melike YILDIRIM
Yazıyı Oylayın


Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading...
Menu Title